Tedarik fuarı Texhibition İstanbul, 11 ve 13 Eylül 2024 tarihleri arasında Atatürk Havalimanı yakınındaki fuar merkezinde altıncı defa düzenlendi. Üç günü de yoğun katılımla geçen fuar resmi rakamlara göre yaklaşık 24.600 ticari ziyaretçiyi ağırlayarak neredeyse mart ayında düzenlenen fuarla aynı rakama ulaştı. Ziyaretçilerin yüzde 25’i (6.488) yurtdışından, büyük çoğunluğu Alexander Wang, American Heritage, Asos, Calvin Klein, Derek Lam 10 Crosby, Esprit, Forever 21, Sainsbury’s, Uncle Studios ve Veronica Beard gibi uluslararası markalardan geliyordu. Aralarında Avrupa Birliği, İngiltere, ABD, Kanada, Güney Amerika, Asya, Kuzey Amerika ve Orta Doğu’dan toplam 117 ülke fuarda temsil edildi.
2022 yılının mart ayında birincisi düzenlenen fuara katılım (geçen yıl meydana gelen yıkıcı depremin etkisine rağmen) düzenli olarak artarak ilk yılında 11.000 ziyaretçiden 2023 yılında 20.000 ziyaretçiye ve 2024 yılında 25.000 ziyaretçiye ulaştı. Türkiye moda ve tekstil birliği İTKİB üyesi olan organizatör İstanbul Tekstil ve Hazır Giyim İhracatçıları Birliği’nin (İTHİB) planı gerçekleşerek yıldan yıla salon sayısı artan fuarda ziyaretçilerin sayısı da arttı.
2022 yılında ikinci defa düzenlendiğinde sadece bir veya iki salonu kaplayan fuar, 2023 yılında üç salona yayılmış ve yaklaşık 440 katılımcıya ulaşmıştı. İplik ve denim üreticileri başlangıçta diğer bölümle sınırlıyken, artık kendi salonlarına ev sahipliği yapıyorlar. Bu yıl katılımcıların sayısı 539’a çıkarken 35.000 metrekare alanı kaplayarak geniş dokuma kumaş, triko, denim, baskı ve iplik seçenekleri beş salonda sergilendi.
Almodo, Bahariye, BTD, Can Textile, Iskur, Kipaş, Migiboy, Menderes, Söktaş, Yünsa, Zorluteks ve İpeker gibi köklü firmaların yanı sıra, dokuma ve triko sektörlerinde sayısız performansı yüksek, ihracat odaklı şirket en yeni ürünlerini sergiledi. Örneğin Salon 8, Diktaş, Ensar, Karafiber, Korteks, Sasa ve Tepar gibi iplik ve elyaf üreticilerini vitrine çıkardı.
Büyüme ve güçlükler
Texhibition’da yalnızca ziyaretçiler değil, katılımcılar da kuyrukta beklemek zorunda kaldı. İTHİB ve Haseki Tekstil yönetim kurulu üyesi Kemal Özhaseki katıldığı basın toplantısında şunları paylaştı: “Şu anda 700 ila 800 bekleyen katılımcımız var. Türkiye’de 20.000 imalatçı şirket ve bu alanda kullanılabilen 13 salon olsa da hemen büyümek değil, ağır ağır gitmek istiyoruz.”
Kendisine (şu anda az sayıda olan) uluslararası katılımcılarla ilgili bir soru sorulduğunda, Özhaseki Türkiye ile uzun vadeli ticari ilişkileri olan katılımcıları görmeyi elbette istediklerini, ancak Texhibition’ın aslen Premiere veya Munich Fabric Start gibi Avrupa’daki benzer etkinlikleri ziyaret etmeyen Türk imalatçılara yönelik bir fuar olarak tasarlandığını belirtti.
Elbette aşılması gereken güçlükler bulunuyor. Depremlerden etkilenen şirketlerin yüzde 70 ila 80’i ayağa kalkmış olsa da etkilenen alandaki şehirlerin henüz kat etmesi gereken mesafe vardır, buralarda özellikle konut olan binalarda inşaat ve yenileme çalışmaları devam etmekte, çoğu insan geçici barınaklarda yaşamaya devam etmektedir veya bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır.
Türk ekonomisinin karşısındaki bir diğer sorun olan yüksek enflasyon yavaş yavaş azalıyor ve bu konuda adımlar atılıyor. Özhaseki kendinden emin şekilde şu görüşü paylaştı: “Türkiye daha önce de enflasyon ortamında yaşadığı için nasıl başa çıkmamız ve kendimizi nasıl korumamız gerektiğini biliyoruz.” Gerçekten de Texhibition salonlarında dünyanın karşılaştığı sorunlara meydan okuyan bir faaliyet ve genelde pozitif bir atmosfer görülüyor.
Tekstildeki çok yönlü yenilikler konuyu ilgi çekici kılmak için üzerlerine düşeni yapıyor. İnovasyon Merkezi bu defa tasarımcılar Arzu Kaprol ve Filiz Tunca tarafından tasarlandı. Tasarımcılar, başka yaratıcı ürünlerinin yanı sıra, bu alanda parlak DreamLux kumaşını kullanan fiber optik bir elbiseyi tanıttılar. Bu tür kumaşlar ev dekorasyonu, dış mekan, etkinlik tasarımı ve giyilebilir teknoloji gibi alanlarda kullanılabiliyor. Sergide ayrıca karbonla ısıtılan bir panço ve kumaşa dokunan bir ısıtma sistemiyle istenilen sıcaklığa getirilebilen minderler de sergilendi.
Texhibition Trend Alanı tasarımcı ve yaratıcı direktör İdil Tarzi ve ekibi tarafından tasarlanırken Dijital Sanat Sergisi kavramsal dijital sanatçı Ecem Dilan Köse tarafından tasarlandı.
Tekstil sanatçısı Gül Bolulu’nun sunumu hemen her doğal malzemenin işlenerek üç boyutlu tekstil hâline getirilebileceğini gösterdi. Bolulu kendi dokuma atölyesinde yosun, kırmızı yosun, çam kozalakları, mısır, sazlar, buğday, arpa, kabak, mantarlar gibi bitkiler, midyelerden “deniz ipeği” ve hatta kemikleri kullanarak deneyler yapıyor. Bir başka yaklaşımda aloe, gül, palmiye, avokado, gülhatmi ve şeker kamışı ile boyalar üretiyor. Elyaf üretiminde başarılı olan Bolulu şu anda iplik üretimi için deneyler yapıyor.
Bossa, İsko, İskur ve Kipaş gibi piyasa liderlerinin yer aldığı MaviSiyah Denim alanı da ikinci kez Salon 7’de yer aldı. Seminerlere ayrılan alanda ziyaretçiler, 2025 denim trendleri, tekstil ihracatındaki yeni fırsatlar, Dijital Ürün Pasaportu, pazarlamanın denim endüstrisi üzerindeki etkisi ve yeni nesil denim elyafları hakkında daha fazla bilgi edinebildiler.
Sürdürülebilirlik ‘yeni normal’ mi?
Sürdürülebilirlik alanında yapılanlar pek çok stantta sergilendi; ürünleri ile daha sürdürülebilir bir gelecek şekillendirmek isteyen katılımcılar tarafından yapılan enstalasyon çalışması “Etki Salonu”nda kolektif çabalar öne çıktı. Burada 3 boyutlu tasarım teknolojisiyle atıkların azaltılması, üretimde yüzde 50’ye varan su tasarrufu, karbondioksit emisyonlarının azaltılması, su tasarrufu sağlayan boyama teknikleri, enerji verimli üretim tesisleri ve tekstil atıklarının geri dönüşüm süreçlerine yönelik yaklaşımlar yer aldı.
Elyafların ve ipliklerin biyolojik çözünürlüğü de gittikçe artan bir öneme sahip. Yine burada bazı katılımcılar keten, bakır, pamuk, lotus, bambu, kahve çekirdekleri, kaktüs, sak, soya, ananas ve hindistancevizi liflerinden yapılan yaratıcı çalışmalarını sundu.
Örneğin Maritas Denim güneydoğu Türkiye’de kendi güneş enerjisini kullandığı bir rejeneratif pamuk projesini sundu. Karafiber kendisine hedef olarak operasyonlarının gerçekleştiği yerlerde ürettiğinden fazla karbonu atmosferden temizlemeyi koydu. Diğer ürünlerinin yanı sıra Ecocell Lyocell elyafı sürdürülebilir olarak yetiştirilen odunlardan elde ediliyor ve kaynakları korumak için kapalı bir döngüde üretiliyor.
Kumaş fabrikası Aydin Örme, Tensel’in selüloz elyafı Lyocell ve geri dönüştürülen naylondan üretilen kumaşlar kullanılarak ortaya çıkan Lilacell Dantel’i tanıttı. Bu sırada İstanbul merkezli yün üreticisi Bahariye belgelendirilmiş sürdürülebilir ve çevre dostu üretim gerçekleştirme kararlılığını resmen bildirdi. Polyester elyaf üreticisi Korteks plastik şişelerden polyester iplik imal eden polimer geri dönüştürme tesisiyle Türkiye’de bir çığır açtı.
Denim imalatçıları ayrıca doğal rengini koruyan kahverengi pamuk veya maviye çalan geri dönüştürülmüş iplik rengi üzerinde duruyor. Bossa satış müdürü B. Hande Yıldırım şunları paylaştı: “Elyafların doğal renklerini kullanmak istiyoruz. Boyama süreci olmadığından daha sürdürülebilir ve böylece su ve enerjiden tasarruf ediliyor.” Tekstil grubu ayrıca imalat sürecinde kullanılan suyu da geri dönüştürerek kullanıyor.
“Texhibition’da sunulan ürün yelpazesi karşısında çok şaşırdık ve sürdürülebilirliğe vurgu yapılmasından çok memnun olduk. Ticaretimiz için pek çok ilginç ürün bulabildik,” diye özetledi Kolombiyalı Linea Directa müdürü Maria Adelaida Velasquez Mejia.
Moda sektöründe “yeşil” dönüşümün şu anda fuarın her alanında en üst sırada olması seminer konularının seçilmesine de yansımıştır - örneğin, Dijital Ürün Pasaportu, döngüsel değer zincirleri ve Avrupa İklim Paktı Büyükelçisi Marwa Zamaray’ın verdiği “Sürdürülebilirlik Yönergelerine Hazır Olun: Zaman Azalıyor” başlıklı açılış konuşmasında bunun yansıması görülüyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Türk Ticaret Bakanlığı da konuşmalarında yeşil dönüşüme olan ihtiyacı vurgulamış ve destek önlemlerini sundu.
Türkiye Dijital Ürün Pasaportuna hazır mı?
Dijital Ürün Pasaportu konusundaki panel Türkiye’nin halihazırda AB’nin Yeşil Mutabakat koşullarını karşılamak için büyük çaba gösterdiğini açıkça ortaya koydu – ne de olsa, Türkiye rekabetçi olmaya devam etmelidir. Dünyanın beşinci en büyük tekstil tedarikçisi ve AB tekstil ithalatının yüzde 16 payına sahip ülke olarak bu konuda çok zorlanmaması gerekir.
Ancak ilk adım, çevre verileri, karbon emisyonları, katı atık ve kimyasal maddelerle ilgili doğru bilgileri toplamaktır. Kimyasallarla ilgili önlemler REACH yönergesiyle destekleniyor. Oeko-Tex 100 de kılavuzluk edecektir. Bütün ürünler kendilerine özel bir kimlik numarası alacak ve bununla döngüselliği ve içerdiği hammadde oranı belirlenecek. Bu veriler, diğer hususların yanı sıra, bir ürünün eşiği aşıp ihraç edilemeyeceğinin veya ek bir vergi alınıp alınmadığının belirlendiği gümrükler için de önemlidir.
Bir sonraki adımda ortak bir yazılımın geliştirilmesi ve kullanılması gerekli. Türk Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve İTKİB çalışma gruplarının oluşturulmasına destek olacak. “Takip edilebilirlik çok önemli ve veriler tek bir yerde toplanmalı,” diye teklif etti İTHİB yönetim kurulu üyesi Besim Özek. “Manuel veri toplama uzun vadede işe yaramayacağı için,” bilişim teknolojisine yatırım yapılmasını da tavsiye ediyor.
Ancak sahibi Türk olan LC Waikiki’nin bir temsilcisi imalatçıların ne derece hazır olduğuna şüpheyle yaklaşıyor. “Büyük firmalar haricinde henüz hazır değiller - belki yüzde 20’si hazırdır, ancak yüzde 80’i değil.” Bu konuyu ele almak için bakanlık şirketlerin çabalarını gösterecek bir etiket kullanılmasını başlatacak Responsible Programı ile destek oluyor. Ayrıca, pek çok ortakla Dijital Dönüşüm Merkezleri (DDM) kurulacak ve hayat döngüsü değerlendirmeleri üzerinde çalışacak AB/IPA 111 programı önümüzdeki yıl başlatılacak.
Ayrıca dijital dönüşümün önünü açmayı hedefleyen topluluk girişimi Cirpass vardır. LCC Waikiki Global Sürdürülebilirlik Müdürü Arzu Konyalı şu açıklamada bulundu: “Tedarikçi şirketlere iki yıldır bilgi veriyor ve adım adım uygulanabilecek eylem planları hazırlamalarına yardımcı oluyoruz. Verilerin toplanması kadar sistemlerine entegre olması da önemli.” Şirket kendilerine olumlu geri dönüşler aldıkları eğitimler verdi. “Artık daha az kafa karışıklığı oluyor,” diye teyit etti Konyalı.
Avrupa İklim Paktı Büyükelçisi Marwa Zamaray Türkiye’nin sürdürülebilirlik yönergeleri için yaptığı hazırlıklarla ilgili iyimser bir tutum izleyerek açılış konuşmasında ülkenin “Avrupa için şimdiye kadar en uygun tedarikçi” olduğunu bildirdi. Türkiye’nin son on yıllarda zaten sürdürülebilirlik uygulamaları gerçekleştirdiğini, Çin, Bangladeş ve Hindistan gibi rakiplerinin çok ilerisinde olduğunu vurguladı. “Bu, Türkiye’yi Avrupalı şirketler için çok cazip bir tedarikçi yapan çok büyük bir avantaj,” dedi Zamaray.
Geleceğe giden yol
Fuarın son gününde düzenlenen “Moda sektöründe döngüsel değer zinciri” başlıklı panel bir kaynak ve inovasyon merkezi olarak Türkiye’nin önündeki yolu aydınlattı. Tekstilde yapay zeka kullanan start-up Smartex’te satış başkan yardımcısı Rui Pereira için iş birlikleri konusundaki perspektif yetersizliği çözülmelidir. Pereira, “Sektör bizimki gibi inovasyonlara karşı daha alıcı olmalı. Teknik olarak örneğin farmasötikler gibi sektörler çoktan 2024’e girmişken biz hâlâ Sanayi Devrimi çağındayız,” şeklinde açıkladı.
Onun için fiyatta rekabet etmek ve komşusundan belki bir sent daha ucuz satmak fayda getirmiyor. Vietnam, Çin ve Bangladeş gibi ülkelerden gelen rekabetin önüne geçmek için rekabet gücüne sahip gruplar oluşturulması daha faydalı olur. “Türkiye’den çıkan büyük, küresel bir marka” ve buna ilaveten “Türkiye’nin bir tekstil merkezi vizyonuna ihtiyacımız var,” dedi.
Circulose (eskiden Renewcell) döngüsel gelişme müdürü Kadir Cesur ürünler sürdürülebilir olduğu için değil, küçük ölçekte operasyon gerçekleştiği için fiyatlarının yüksek olduğunun altını çizdi. Cesur’a göre her şey yaratıcı düşünmede biter. “İnsanlar çevre üzerinde olumlu etkileri olan markalara yeterince dikkat etmiyor. Sürdürülebilir şirketleri ve daha pahalıya mal olan ürünleri tanıtmak yerine, sürdürülebilirliğin ‘yeni normal’ olduğu yeni bir ürün veya kategori olmalı,” diye öneriyor.
Böyle yeni bir kategoriyi oluşturmanın ne kadar gerçekleştirilebilir olduğu soruluğu zaman çarkı biraz daha çeviren Pereira (kasıt vardır) inovasyonun temelden yukarı doğru tasarlandığına dikkat çekti. “Önce bir problem üstünde duruyoruz- örneğin, atık. Gelecek her çözüm sürdürülebilir bir çözüm olacaktır. Herkesin hemfikir olması önemlidir.”
Pereira ayrıca yapay zekaya (YZ) dikkat çekti: “Başlangıçta YZ’nin tekstil alanında işe yarayıp yaramayacağına ilişkin şüpheler vardı. Ancak dijitalleşme bir fırsat olabilir, piyasa çok büyük,” diyerek “disko pistinde dans eden tek siz kalsanız da korkmayın. Eğer iyi dans ediyorsanız, insanlar size katılacaktır,” diye ekledi.
Örgü kumaş imalatçısı Ekoten’den Serkan Bayir, Türkiye’nin iki kıtayı ve ayrıca kültürleri bir araya getiren benzersiz bir coğrafi konuma sahip olduğunun altını çizdi. “Böyle bir yerde bilgi paylaşımı çok daha önemli oluyor.” İnovasyon açısından güçlü ve zayıf yanların ne olduğunu bulmaya inanıyor ve bunu tavsiye ediyor. Bayir Smartex ile dört yıllık iş birliğinde çeşitlendirmenin ve ortak hata tespitinin işe yarayan bir şey olduğunu belirtti. “Bu, müşterilerle değil, meslektaşlarınızla ilgilenmekle ilgili bir şey. Sonuçta herkes aynı şeyi yapıyor. Bu da Türkiye’deki imalat sanayine ve markalara katkı sağlayacak.”
Sonuçta daha yüksek kalite, daha az su kullanımı ve üretkenliğin daha yüksek olması gerekiyor. “İş birliği yapmak önemli. Sürdürülebilirlik, ürün geliştirmeyle eş anlamlı olmalıdır,” diye özetledi Fashion for Good’dan moderatör Jyotsna Gopinath.
Bir sonraki Texhibition İstanbul 5-7 Mart 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek.
FashionUnited Texhibition’a davet edilmiştir.
https://fashionunited.uk/news/fairs/denim-dpp-and-durability-texhibition-charts-its-course-ahead/2024092577757